7 Ocak 2020 Salı

Malibu, Los Angeles - Paradise Cove Beach Cafe / West Hollywood, Los Angeles - In-N-Out Burger

7 Ocak 2020, Salı. Yaklaşık 1 haftadır bugünün, ve tam olarak bu anın gelmesini bekliyordum. Gördüğünüz üzere 2019 Eylül ayından beri buraya pek vakit ayıramıyorum. Blogumdan bu denli ayrı kalmak, yeme içmeye olan hevesimi her zamankinden çok arttırdığını söyleyebilirim. Neyse, bu 5 aylık süreç benim için her bakımdan statikten çok uzak, dinamik, yoğun ama çok eğlenceli bir biçimde geçti. Yeni okul, yeni yüzler, yeni dersler, yeni yaşam, yurt hayatı vesaire vesaire... 7 Ocak benim için önemli çünkü uzun bir süredir kendime ve dinlenmeye çok vakit ayıramıyordum ama bugün tam olarak bunu yapıyor ve sonunda bu yazıyı yazıyorum. Bu yazımla sizlere bu 5 aydır içinde bulunduğumuz tuhaf mevsimsel kış yaz karması dilimini bir kenara bıraktırıp, 2019 yazını tekrar yaşattıracağım.

Bazı anlar vardır bilirsiniz, bir yerde ve kısa/uzun bir zaman diliminde içinizden çok anlamsız ve çok rastgele bir yerde olma isteği bir yerden çıkıverir. Mesela bir ders sırasında, trafikte, yatmadan önce dişinizi fırçalarken ve hatta bazen asansörde... yani genelde sıkıcı bir okazyonda bulunduğuz süreçlerde bazılarınız bunu sıklıkla yaşıyordur. Benim bu bahsettiğim anlarda aklımdan bir takım yerler geçiyor ve bunların arasında bugün yazacağım mekanlar da mevcut. Mekan değil mekanLAR diyorum çünkü 5 aydır burayı çok sallamadığım için kendimi biraz suçlu hissetim ve bir tane değil de iki tane mekan yazsam fena olmaz diye düşündüm. Uzun lafın kısası, başlayalım...

İlk olarak Paradise Cove, Malibu'da bulunan bir plaj. Paradise Cove Beach Cafe ise adından da anlaşılacağı üzere bu plajın içinde bulunan kafe tarzı bir restoran. Bu mekan çok farklı bir konseptle karşınıza çıkıyor bunu rahatlıkla söyleyebilirim, öyle ki hem mekanın içinde bulunup hem de kumların arasında açık alanda kahvenizi yudumlayabilir, kokteylinizi içebilir ve hatta yemek bile yiyebilirsiniz. Kumların uçuşup yemeğiniz ya da içeceğinize karışmasından korkmayın çünkü buna karşın gerekli "mimari" önlemler alınmış yani böyle bir durumun söz konusu olabileceğini zannetmiyorum :D Burası, daha demin de bahsettiğim üzere hem açık hem de kapalı bir alandan oluşuyor ve genelde açık olan alan daha çok dikkat çektiğinden dolayı, kapalı alana kıyasla daha çok rağbet görüyor. Bunun dışında otopark konusunda sorun çekmeyeceğinizin de garantisini verebilirim. Mekanın genel olarak yapısından bahsettiysek, yemeklere geçebiliriz. Yemeklerin porsiyonu gerçekten çok büyük ve tam olarak tipik bir Amerikalının beklentisi karşılayabilecek şekilde hazırlanmış. Yağlı ve kocaman patates kızartmalarından, karideslerinden tutun, takoları yerken bile ciddi zorlanabiliyorsunuz. Karnınızı doyurabileceğinizden hiç şüpheniz olmasın, ancak kızartma yemeklerini bizim coğrafyada bile tercih etmiyorsanız burda hiç girişmeyin derim :) Garsonlar genç, samimi, güleryüzlü ve tabiki de hareketli, koşuşturmacalı. Öyle ki siparişiniz ile ilgili bir değişiklik, sorun, düzeltme tarzı bir şey çıktığında eğer rastgele yoldan müşterisine koşan bir garsona söylerseniz, muhtemelen asıl sizin mekana girdikten sonra masaya oturup karşınıza çıkan garsona bunu iletmenizi söyleyecek veya şanslıysanız kendisi, garsonunuzu bulmaya çalışacak ve masanıza yönlendirecek. İki hadise de zaman bakımından biraz dezavantajlı ama tolere edilebilir seviyede. Bu durum, Amerika'da enteresan bir biçimde çoğu yerde böyle çünkü bahşişinizi alacak garsonunuz, sizinle başından sonuna kadar asıl ilgilenen garson olacak ve eğer bunu başka bir garsona yaptırırsanız diğer zat, sizin için bedavadan iş yapmış gibi olacak ve bu arkadaş Amerika'da "enayi" durumuna düşecek. İşte kapitalizmin minik esintileri, haha :) Son olarak bir maruzatımı dile getirmeden bu mekan için noktayı koymak istemiyorum, o da plastik bardaklar. Açıkçası bu konu biraz beni hayal kırıklığına uğrattı çünkü söylediğim içeceğin içerde oturmama rağmen plastik bardakla gelmesi benim için çok iyi bir izlenim değildi. Dışarda denize yakın olan kısımda plastik bardak kullanılması bence sorun değil ancak içeri kısımda oturan insanların %99u muhtemelen temiz bir cam bardağı tercih eder.

İkinci yazacağım mekan, In-N-Out Burger olacak. Burası Paradise Cove'a göre daha lokal ve Los Angeles popülasyonunun daha geniş bir kitlesine sesleniyor diyebilirim. Los Angeles'ta yiyebileceğiniz en uygun fiyatlı yemeklerden birini burda yemeniz mümkün çünkü burası tam olarak düşündüğünüz gibi Amerika'da bulunan ve insanların hastası olduğu bir fast-food zincir restoranı. Mekana geldiğinizde içerde her türlü insanı görebilirsiniz. Pembe saçlı kızlar, aileler, polisler, bere takan kaykaycı gençler, yaşlılar, sarışın güzel hanımlar ve beyleri... Tam anlamıyla her çeşit insan. Mekana girdikten sonra kasanın üstünde yazılanları inceleyecek ve siparişinizi vereceksiniz. Siparişinizi verdiğiniz sırada etrafı yoklamanızı tavsiye ederim, eğer iki kişi ya da daha fazlaysanız biriniz iyi bir yere otursun ve orda sizi beklesin, çünkü yer problemi bu kalabalıkta ve öğlen saatlerinde ciddi bir sorun. Hamburgerinizi kasadan söylediğiniz zaman size aynı Türkiye'de banka şubelerindeki gibi bir sıra numarası veriyorlar ve ekranda o numaranın gelmesini bekliyorsunuz, numara ekrana yansıdığında da gidip hamburgerinizi alıyorsunuz. Bir de "fountain drink" dedikleri bir olay var ki tam anlamıyla rezalet. Bu fountain drinkler, restoranda bulunduğunuz süre boyunca size verilen karton bardağa "fountain machine" makinesinden istediğiniz kadar içecek doldurmanıza (ice tea, kola, sprite, pembe tuhaf limonata(?)) vesile olan bir şey. O makinenin içinde ne yaşanıyor bilmiyorum ama aldığınız içeceklerin gerçekten bir şeker ve kalori bombası olacağından emin olabilirsiniz. Hamburgerler ise fiyat kalite paritesinden bakarsanız gerçekten çok başarılı, çünkü Amerika standartlarında o fiyata o denli bir yiyecek bulmak çok mümkün değil. Amma velakin, eğer avant-garde ve gerçekten iyi bir hamburger arayışı içersindeyseniz burayı size önermiyorum, beklentilerinizin epey altında olacaktır. Bir Gordon Ramsay hamburgeri (bkz. iki aşağıdaki post) beklemeyin. Zincir restoranlara kıyasla da Shake Shack standartlarından çok daha düşük olduğunu söylebilirim (bkz. bi kaç sene önce eski bir New York postu).

Not: In-N-Out Burger'da gizli menüler mevcut, internetten bi' bakın, araştırın derim :)

Böylece sizlerle bir yazının daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Eğer yolunuz düşerse iki mekan da uğranabilecek ve Amerikan atmosferini sizlere yansıtan güzel yerler olacaktır.

Buralara puanım 6.5/10,

Afiyet olsun.





14 Eylül 2019 Cumartesi

16 Mint Plaza, San Fransisco - 54 Mint Ristorante Italiano

Herkese selamlar. Okulun başlamasına 2 gün kala sizlerle, San Fransisco'nun işlek noktalarında bulduğum mekânlardan birkaç tanesini paylaşmak istiyorum. Bir başlangıç olarak bu mekânların içinde 54 Mint'i gözlerinizin önüne sermeyi uygun gördüm. 54 Mint’in işlek noktalardan biri içerisinde bulunmasının temel nedeni, Union Square ile dip dibe olması. Doğal olarak bu faktör, insana burayı daha da çekici kılıyor.

Ben buraya, yanlış hatırlamıyorsam, Las Vegas'tan San Fransisco'ya yaklaşık 10 saatlik bir araba yolculuğundan sonra ilk gün yani bir pazar akşamı, yorgun argın biçimde geldim. Pazar akşamı olmasından dolayı biraz kalabalıktı, içeri girdiğimizde bize yoğunluktan dolayı 15-20 dakika beklememiz gerektiğini söylediler. Bu sırada oradaki garsonlar size menü veriyor ve menüyü inceleme fırsatı yakalıyorsunuz. Menüde genel olarak makarna ve et kısmı dikkatinizi çekiyor lakin pizza gibi klasik bir İtalyan seçeneği es geçilmiş. Neden öyle olduğunu çok sorgulamadım çünkü o gün makarna yemek zaten bana daha cazip bir opsiyon olarak görünüyordu...

Çok fazla vakit geçmeden ve canımız sıkılmadan, restorandaki garson bize alt katta büyük, oval bir masaya kadar eşlik etti. Masaya doğru ilerlerken yanımızda Fransız, 4 kişilik bir aile de vardı. Oval masanın bir ucunda biz, bir ucunda onlar oturdu. Yani bir bakıma, masayı paylaştık diyebiliriz.

Şimdi masaya oturduktan sonrasını anlatmaya başlamadan sizlere bir adamı tanıtacağım. Kendisi Adriano Pelusi. Adriano, Chieti'den (Chieti, Roma'nın doğu tarafında kalan bir şehir.) eşi ve çocuklarıyla birlikte San Fransisco'ya gelmiş, has İtalyan bir kişi. Kendisini sadece bir garson olarak tanımlamanızı istemem çünkü Adriano sadece bir garson değil. Adriano’yu, garson olmasının ötesinde, buranın eğlenceli ve şov adamı olarak tanımlamak mümkün.

Masaya oturduğumuz an, Adriano bizim başımızda belirdi ve bize kendisini tanıttı. Pek çok İtalyan restoranında olduğu gibi, kullandıkları malzemelerin çoğunu İtalya'dan getirmeye özen gösterdiklerini de belirtti. Kendisiyle biraz sohbet muhabbet ettik. Aynı zamanda biz de Türkiye'den geldiğimiz için zeytinyağının iki kültür için de ne kadar önemli bir yeri olduğu üzerinde de durduk :)

En sonunda Bucatini all'Amatricana ve Tonnarelli Cacio e Pepe söyledik. Makarna fiyatları 20 dolar bandında, San Fransisco için averaj fiyatlar denebilir çünkü SF, Amerika'nın en pahalı şehri! Bu arada ilk başta yazdığımı spagetti, diğerini de kremalı makarna olarak düşünebilirsiniz.

Yemekler bittiğinde Adriano beni Facebook'tan arkadaş ekledi ve bir sonraki gelişim için benden bir Panna Cotta sözü aldı :) Panna Cotta, Adriano'nun spesiyaliymiş.

Belki şahane ya da 10’da 10’luk bir yemek yemedim ama 54 Mint'in, bu şehirde oturan bir insanın gelmesi gereken restoranlar listesinde olması gerektiğini düşünüyorum. Buraya puanım 7.5/10.

Afiyet olsun!

imla: Birce




18 Ağustos 2019 Pazar

Paradise, Las Vegas - Gordon Ramsay Burger

Selamlar. Ağustos ayının ilk iki haftası Amerika'nın batı yakasındaydım. Bu iki haftada birçok mekan gezdim ve pek çok insanla tanıştım. Gezdiğim ve yazmaya değer bulduğum mekânları, bildiğiniz üzere sizlerle paylaşıyorum. Bugün de benim için bu klasmana giren bir mekânı sizlerin önüne sereceğim ve sizle ben iki müşteri olarak bu mekânı birlikte değerlendireceğiz. İsterseniz başlayalım...

Las Vegas; benim, küçüklüğümden beri merak ettiğim bir şehirdi. Hatta blogda biraz geriye giderseniz burayı içeren 1-2 tane gönderimi görmeniz bile mümkün. Buranın tanımını yalnızca bir şehir olmasına sığdırmak yanlış olur çünkü kanımca burası bir şehir değil, kurgulanmış ve “enteresan” bir yer. Kimine göre bir ütopya, kimine göre bir distopya; ortası yok. Genel olarak insanlar burayı “Günahlar Şehri” olarak tanımlıyor ve yanılmıyorlar da.

Asıl konumuza geri dönersek Gordon Ramsay'yi herhâlde yemek konusuna biraz ilgisi olup da duymayan az kişi vardır. Kendisi dünyanın en tanınmış ve en iyi şeflerinden biri, ayrıca Las Vegas Bulvarı üstünde 5 tane mekânı mevcut! Bu, yüksek bir rakam.

Hell's Kitchen, bu yerlerden en ünlüsü ama ben işleri biraz daha zorlayıp bu adamın “Gordon Ramsay Burger” adlı mekânına gittim çünkü Hell's Kitchen'ın aksine bu mekânda ciddi uzun bir kuyruk vardı. Kuyruğu, işletme ikiye ayırımış: tek ya da 2 kişi olanlar ve 2 kişiden fazla olan gruplar. 2 kişi olduğunuz takdirde belli bir sıra var, orada sıranın en başına gelmeyi bekleyeceksiniz. Eğer olur da bir grup olarak gelirseniz sizden bir isim alıp bunu sisteme geçiriyorlar, 1-1.5 saat sonra tekrar uğrayıp sistemdeki sıranızı kontrole gelmenizi istiyorlar. Sistemde de üst sıralarda olduğunuz zaman sizi içeri alıyorlar.

Şimdi yukarıda bahsettiğim gibi biz sizinle beraber iki müşteri olduğumuz için sıraya geçip içeri girmeyi bekliyoruz. Bekledik ve girdik içeri. Bizi bir masaya aldılar ve iki tane menüyü elimize tutuşturdular. Biz menüye bakıyoruz ve kesinlikle çok düşünmüyoruz çünkü burada istememiz gereken iki hamburger var. Birincisi Hell's Kitchen Burger, ikincisi ise Hog Burger!

Hell's Kitchen Burger'ın içinde asadero peyniri (Takolarda kullanılan bir Meksika peyniri diyebilirsiniz.), kavrulmuş jalapeno biberi, avokado, domates ve jalapeno aioli denilen beyaz bir sos mevcut.

Hog Burger'da ise mangalitsa domuzu eti, mangalitsa domuzu bacon’ı, normal domuz eti, beyaz çedar, turşu, kızartılmış soğan ve lahana salatası mevcut. Günahlar Şehri olduğu için biz de burada biraz asimile olduk, kusura bakmayın :)

Amerika'da garsonlar için içecek konusu çok kritik. Eğer bir mekâna girdiğinizde yemeğin yanına içecek istemezseniz size “Yazık, sakat galiba!” bakışı atıyorlar. Bu bakışın temeli, muhtemelen içeceklerin yazılan hesap için “easy money” olarak görülmesi ve bolca yenilenme kapasitesi olmasına bağlı. Neyse.

Hamburgerleri söylüyoruz. İçecekleri de hamburgerlerle beraber getirmelerini ekliyoruz. Hamburgerleri ikiye bölmelerini istediğimizi de belirtiyoruz ki ikimiz de her ikisinden yiyebilelim ancak garson, Hog Burger'ı kesemeyeceklerini söylüyor. Biz de burada "Okay." diyoruz.

Maalesef bu iki hamburgeri bekleyeceğiz biraz, çok hızlı gelmeyecek. Bekletilmeyi sevmediğimiz için burada bahşişten biraz kısma lüksüne sahibiz. Hamburgerler geldiği zaman ikimiz de birbirimize bakıyoruz ve aman ya Rabbi bakışı atıyoruz. Bu bakışı atmamızın sebebi, hamburgerlerin inanılmaz gözükmeleri ve çok büyük olmaları. Özellikle Hog Burger’ın sırf saf etten oluşmuş bir gökdelen gibi bize bakması, bizim attığımız bu bakışın temelinde yatan ana neden.

Hog Burger açık ara benim favorim oldu. Hayatımda yediğim en iyi hamburgerdi, buradan da mekân şeflerine selam olsun. Hell's Kitchen Burger biraz daha az ”juicy” ama Hog Burger'dan eksik kalan bir tarafı yok, onun da inanılmaz bir lezzeti var.

Hamburgerleri yedik, ikimiz de doyduk, oturuyoruz. Bi’ baktık, çat garson hesabımızı getirmiş. Amerika’daki garsonlar hesap getirme işini bir hayli seviyor :) Biz hesaba bakıyoruz, altta bir ibare gözümüze çarpıyor. “Suggested Tips” başlığı altında toplam hesabın  %15 - %25 gibi bir payını bahşiş olarak vermemiz “öneriliyor”. Bu aslında genel olarak her Amerikan restoranı için geçerli bir durum yani sadece buraya özel değil, yanlış anlaşılmasın.

Bu ülkedeki restoranların bazı yazılı olmayan kuralları vardır ve bu listede ilk başta şu kural gelir: "Garsonlar yüksek bahşiş bırakanı değil, hiç bahşiş bırakmayanı hatırlar." Bunun bilincinde olan tipik bir Amerikalı müşteri, garsonun servisine bakmaksızın çıkarır koyar bahşişini kafadan.

Burada oturan biz, yabancı iki müşteri olarak bunu göz ardı edemeyiz. Kimse kusura bakmasın deyip hesabımızı ödüyoruz. Belki biraz bahşiş de kopar gönlümüzden, o anki havamıza bağlı :)

Bu maceranın da böylece sonuna geldik. Bu gönderimde biraz daha interaktif bir yazı yazdığımın farkındayım. Neden böyle oldu ben de bilmiyorum. Güzel geri dönüşler alırsam, belki bu formatta yazmaya devam ederim.

Sonuç olarak Vegas'ta olan Vegas'ta kalmadı, bakın sizinle de paylaşıyorum :)

Afiyet olsun!

8.5/10

Not: Bu yazımda yapıcı yorumlarıyla katkısını sağlayan Benur'a ve imla, noktalama işaretleri, anlatım bozuklukları ile ilgili sorunlarımı düzelten Birce'ye sonsuz teşekkürler...



18 Ocak 2019 Cuma

Ataşehir, İstanbul - Tatar Salim

Tekrardan selamlar, bu yazımda sizlerle Tatar Salim deneyimimden biraz bahsedeceğim.

İlk olarak Tatar Salim, döner lezzeti ve mekan tarihçesi doğru orantısını yıkan bir lokanta. İlk kez kapılarını bizlere 2014 yılında açmıştır. Kanımca, İstanbul içersinde hakkıyla döner yapan en iyi lokantalardan biri, liderliği Bayramoğlu Döner, Celal Usta, Ahmet Usta gibi usta mekanlarla paylaşır. Buranın döneri meşe odunu ateşinde yapılıyor ve lavaşlar kendileri tarafından harika bir şekilde hazırlanıyor. Bu işin sırrı zaten bu ikiliden geliyor. Lezzetli bir döner için dönerin iyi marine edilmiş olması şart. Ayrıca döner, odun ateşinde yapılması lazım. Ne çok yağlı döner, ne de çok yağsız döner... Bu üçlüyü tutturan başarılı döneri yapmış olur.

Kaliteli döneri yukarda belirttiğime göre, yardımcılarının da lafını edemeden geçemeyeceğim. Başta gelen salata başarılı. Ayran efsane. Patatesler Lamb Weston'dan. Lamb Weston, Türkiye'de çok sık gördüğümüz markalardan biri değil bu yüzden bu mekana karşı olan ilgimi ister istemez artırdı. Tatlılar, dönerle eş değer lezzetteler. Buraya gelirseniz tatlı yemeden ayrılmayın. Bol fıstıklı sütlaç ve Gaziantep Koçak'tan gelen havuç dilimi... İnanılmaz. Akşam saatleri eğer gelirseniz havuç dilim kalmayabilir çünkü Gaziantep'ten sınırlı sayıda getiriliyor. Bunları göz önünde bulundurduğunuzda takdir edersiniz ki çoğu şey en ince detayına kadar düşünülmüş.

Servis çok iyi ve hızlı, garsonlar sorularınızı yanıtlamaktan sıkılmıyorlar. Bunun dışında size tavsiyem yemek saatleri değil de biraz daha ara saatleri tercih etmeniz (2-4 arası gibi olabilir). Sıra bekleme sürenizi en aza indirgeme bakımından bu sizin için bir artı olacaktır. Mekan ayrıca biraz içerde ara sokak tarzı bir yerde kalıyor ama vale ücretsiz! Bu yüzden park konusunda bir sıkıntınız olmasın. Fiyat kalite parametresinde fiyatlar gayet makul, hadi olmadı bir tık yukarda diyebilirsiniz. Buraya puanım 8.25/10.

Afiyet olsun.

Artılar
  1. Döner
  2. Gaziantep Koçak, Lamb Weston
  3. Ayran
  4. Sütlaç
  5. Salata
  6. Servis
  7. Otopark
  8. Kolay ulaşım

Eksiler
  1. Bazı oturma yerleri ve sıkışıklık (ortak masalar)
  2. Porsiyon




11 Ocak 2019 Cuma

Sapanca, Sakarya - Çiftlik

Herkese selam, geceleri acıkınca ara sıra blogum aklıma geliyor ve ben de bir hevesle yazmaya oturuyorum ama genelde yazmıyorum (farketmiş olduğunuz üzere son gönderim haziran ayına ait...) Bu harika geri dönüşü neye borçluyuz ben de bilmiyorum, zaten çok fazla geri dönüş yaşanıyor asıl mesele frekansı tutturabilmek. Yanlışsam düzeltin lütfen...

Finallerim, derslerim ve zamanımı alan diğer işler (kısmen) bitmiş olduğuna göre. Gönül rahatlığıyla oturup yazımı yazabilirim.

Bugün sizlerle, 2018in son pazarı gittiğim bir mekanı inceleyeceğiz. Mekanımız, başlıkta da belirttiğim üzere Sapanca'da yer alıyor. Eğer Sapanca çevresindeyseniz ve kahvaltı etmek istiyorsanız buraya gelebilirsiniz. Benim açıkçası çok alışık olmadığım bir serpme kahvaltıydı, kötü müydü? Hayır. Güzel miydi? Belki... Lezzetten bağımsız beni burda asıl kendine çeken şey, kendisine özgün bir atmosferi ve dekorasyonu olmasıydı. İlk olarak ben buraya kışın gittiğim için dışarda oturma şansı yakalayamadım. Yazın giderseniz dışarısı bir 'ayrı' olur diye düşünüyorum zira dışardaki nazar boncuklu ağaç ve diğer düzenlemeler gözüme biraz daha hoş geldi diyebilirim. İçerisi, tam olarak bir avcı evi havasında. Arka taraflara doğru bir şömine var, kışın giderseniz orda oturmanızı tavsiye ederim. Şömine çevresinde bir tüfek, hayvan postu vb. bulunuyor. Enteresan... Aynı zamanda içerideki fotoğraflara bi göz gezdirirseniz burasının aslında bir Çerkes restoranı olduğunu anlarsınız (aslında girişteki tabelada restoran ismi altında Çerkes restoranı olduğu yazıyor ben sadece sonra farkettim bu kısmı atlayabiliriz). Kahvaltıya gelirsek, bence yetersizdi. Beni ciddi anlamda doyuracak bir şey gelmedi ama çok da büyük bir hayal kırıklığına uğramadım. Uzun lafın kısası mekan güzel ve otantik ama 'gerçek' kahvaltıcıların tatmin olacağı bir yer değil. İşin en alengirli kısmı olan fiyatlara gelirsek, işte burda biraz hayal kırıklığına uğradım. Bunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Buraya puanım 6.75/10.

Afiyet olsun.

Artılar
  1. Harika bir atmosfer.
  2. Çok güzel bir bahçe.

Eksiler
  1. Pahalı
  2. Yetersiz kahvaltı
  3. Park yeri

14 Haziran 2018 Perşembe

Suadiye, İstanbul - BigChefs

Suadiye BigChefs aslında sürekli gittiğimiz mekanlardan, Ataşehir şubesi de çok iyi, ortam çok daha geniş ve ferah ama benim için özellikle o günün devamını cadde de geçireceksem Suadiye Bigchefs kahvaltısı bir klasik. Ortamı seviyorum... tabii çok kalabalık değilse. 

Menüdeki iki kişilik "rahat ve yavaş kahvaltı", vaktiniz de varsa ve yayılarak uzun bir kahvaltı keyfi istiyorsanız size göre. Günlük gazete ve dergiden tutun da portakal suyu ve filtre kahveye kadar herşey içinde. Sıcak kahvaltı da extra ızgara sevenler için güzel bir seçenek. Ortam, dekorasyon çok hoş, rahat hissedebileceğiniz bir yer. Çalışanlara gelirsek, onlar da çok ilgili ve çalışkan, ama o gün kalabalıksa bir yere oturmak için biraz bekleyebilirsiniz. Ben daha çok burada kahvaltı etmeyi tercih ettiğim için burası benim için ideal kahvaltı mekanı diyebilirim ,kahvaltılık yelpazesi geniş, lezzetli ve kaliteli, sıcak sıcak gelen pişi ve simitler efsane. Özellikle yeni olarak eklenen San Sebastian cheesecake, kahve festivalinden sonra yediğim en iyilerden. Fiyatlara gelince bence bu tarz işlek bir yer için makul, belki bir tık fazla gelebilir ama İstanbul standardında keyifli ve özenli bir hizmet için değer diye düşünüyorum. Park yeri diğer BigChefslere göre daha sıkıntılı, çünkü cadde faktörü devreye giriyor, bir de belki daha geniş yerleri seviyorsanız burası size daha kompakt kalabilir. Bu arada kahvaltı için "açık büfe" sevenlerdenseniz rotanız Anadolu Hisarı şubesi olmalı. 

Buraya puanım 7/10. 

Afiyet olsun.


Artılar
  1. Lokasyon
  2. Kahvaltı
  3. Menü çeşitliliği
  4. Ambiyans ve dekor
  5. Sunum ve personel ilgisi

Eksiler
  1. Otopark 
  2. Kalabalık olduğu zamanlar servis yavaş

4 Nisan 2018 Çarşamba

Etiler, İstanbul - Fenix

Zümrüdüanka kuşundan ismini alan (?) Fenix ile uzun bir aradan sonra tekrardan merhaba. Fenix, Etiler'in klasikleri arasında yer alan bir mekan olmasıyla birlikte Doğuş Holding bünyesinde işletilen bir yer. Saat gece 2'ye kadar açık; genelde kalabalık ve hareketli bir mekan.

Nispetiye Caddesi'ne girdiğinizde, Nusr-et gibi lüks mekanlar gibi burası da karşınıza çıkacaktır. Dışarıdan baktığınız an gözününe mekanın önünde duran iki tane "bodyguard" çarpıyor. Rezervasyon yaptırdığınızı tahmin ederek içeriye rahat bir şekilde girdiğinizde ilgili kişiler sizi masanıza kadar götürüyor. (Rezervasyon yaptırmadığınız takdirde akşama doğru yer sıkıntısı yaşamanız kuvvetle muhtemel.) Ambiyans ve dizayn için çokça para verildiğini anlamamak mümkün değil. Mesela içerde kocaman bir ağaç olan başka bir restoran gördüğümü hatırlamıyorum. Ayrıca, duvarlardan biri Peter Beard'ın fotoğrafıyla kaplı. Bu adamlar cidden stil işi nedir biliyor dedirtti bana açıkçası. Ayrıca hem dışarı hem de içeri kısmı var. Dışarısı sigara içilen alan.

Yiyecek içecek kısmına gelirsek mekanın bar kısmındaki içki çeşitliliği de fazlasıyla kendini gösteriyor. Yemekler muhteşem. Fiyatlar da bir o kadar harika (!) Bonfile, karides ve türevlerini yapmayı iyi biliyorlar. Ayrıca çilekli baklava diye değişik kendilerine özgün, güzel tatlıları da var. Sunum ve personel ilgilisi çok başarılı. Ama maalesef özellikle içki ve kokteyl fiyatlarının uçuk olduğunu net bir şekilde dile getirebilirim. Onun dışında vale ücreti vs. yemek ve içkinin yanında minör bir ayrıntı olarak kalıyor.

Güzel ve kendinizi bir akşamlığına özel hissetmek için bu restoranı tercih edebilirsiniz. Buraya puanım 7.75/10. 

Afiyet olsun.

Artılar
  1. Lokasyon
  2. Menüdeki yemek ve içki çeşitliliği
  3. Bar kısmı
  4. Ambiyans ve dekor
  5. Sunum ve personel ilgisi
  6. Mekanda çalınan güzel müzikler
  7. Hareketli

Eksiler
  1. Fiyatlar ama kaliteye değer



14 Aralık 2017 Perşembe

Beşiktaş, İstanbul - Vogue

Vogue, İstabul'un hareketli ilçelerinden biri olan Beşiktaş'ta yer alan harika bir yer. Dışarıdan bakıldığında pek de görülemeyen bu yer bir plazanın en üst katında yani terasta yer alıyor. Mekan restoran olmasıyla birlikte aynı zamanda da bir bar. Kısacası-bar restoran diye bir tabir kullanmak mümkün.

Vogue'un içeriğinden biraz bahsetmek gerekirse; ihtişamlı bir boğaz manzarası için kesinlikle burası bire bir. Mekanda hem kahvaltı hem de akşam yemeği yiyebileceğinizden sabah ve akşam bu güzel İstanbul manzarasının ayrı bir tadı olacağını düşünüyorum. Mekan içi dekorasyon kesinlikle harika,  restoran kısmında genel olarak kırmızı tonlu bir ışık kullanıyorlar, ilginç bir detay ama bahsetmeye değer diye düşündüm. Yemeklere gelince, sushiden pek haz etmeyen bir insan olarak burda da sushi yememeyi tercih ettim ancak biraz araştırınca İstanbul'da en iyi sushi yapan restoranlar arasında burayı gördüm. Belki burada sushiye ikinci bir şans tanıyabilirdim diye de düşünmedim değil o yüzden aldığım bilgilere göre sushileri denemeye değer. Etleri ve hazırladıkları içecekler gayet başarılıydı kesinlikle tavsiye ediyorum sizlere de. Garsonlar çok ilgili ve güler yüzlü, ordaki şef de (Ali Ahmadi) mekanın işlek olduğu zamanlar galiba orada bulunuyor çok emin değilim bu konuda, o gün mekana gittiğimizde onunla da tanışma fırsatımız oldu.

Fiyatlar biraz daha "high-end" class'a hitap ediyor diyebilirim. Bu kadar iyi bir sunum, ambiyans ve servis için fiyat/kalite dengesi kabul edilebilir. Özel günleriniz için ideal bir sabah kahvaltısı ya da akşam yemeği için buraya gelebilirsiniz. Buraya puanım 8/10. Afiyet olsun.

Not: Gitmeden rezervasyon yaptırmanız gerekebilir.

Artılar
  1. Manzara
  2. Ambiyans
  3. Ana yemekler. (Sushi, et, risotto vs.)
  4. Bar kısmı
  5. Lokasyon
  6. Sunum ve kalite

Eksiler

  1. Başlangıç yemekleri





4 Ağustos 2017 Cuma

Gümüldür, İzmir - Doruk Restaurant Con'un Yeri |İzmir'e Veda|

Yaklaşık 11 senedir tanıdığım Cumhur Abi'nin mekanına bu yaz İzmir'e güzelinden bir veda etmek için ailecek geldik. Turistik bir restoran olmasına rağmen ilk başta gittiğinizde mekanın fazla kalabalık olmadığını göreceksiniz. Kalabalık olmadığından ötürü Cumhur Abi sizi karşılayacak ve restoranın güzel yerlerinden birine oturtacak. Oturduktan sonra size gelen sunum ve ilginin kalitesini hemen anlayacaksınız. Marin bir atmosfer ile taze üzümler, mum, gül ve ağaç yaprakları masanıza garson tarafından getirilecek. Kısacası sunum denilince İzmir çevresinde direk Con'un Yeri'ni tek geçiyorum. Yemek seçmeye gelince önünüzde iki seçenek var; ya seçimi Cumhur Abi'ye bırakırsınız ya da kendiniz seçersiniz. Ben kendinizin seçmesi taraftarıyım ancak olur da Cumhur Abi'ye bırakırsanız, size artıdan inanılmaz bir sunum, servis ve ilgi de beraberinde gelecektir. Bunların yanı sıra Cumhur Abi'den size güzel bir hesap ta bekleyebilirsiniz :) Lezzete gelince çok aman aman olmasa da bir balık restoranına göre iyi denebilir. Balık restoranı olmasına rağmen buraya gelip kahvaltı da yapabilirsiniz! Kahvaltı konusunda da gayet başarılı olduklarını duydum. Aracınızı park etme konusunda sıkıntı yaşayacağınızı düşünmüyorum. Lokasyon olarak ise Yalı Castle Aqua Park'ın tam karşısında kalıyor. Uzun lafın kısası buraya puanım 7/10. Afiyet olsun.

Not: Akşamları canlı müzik var :)

Artılar
  1. Sunum.
  2. Güzel bir atmosfer.
  3. Çalışan garson güler yüzlü ve ilgili.

Eksiler

  1. Konuma göre fiyatlar yüksek.
  2. Çok hareketli değil.


26 Temmuz 2017 Çarşamba

Durugöl, Ordu - Aktaşlar Pide

Aktaşlar Pide 1981'den bu yana ortaya çıktığı Karadeniz ile kalmayıp,  Türkiye'de ismini yapmış bir pideci.  Ordu Durugöl'den, İstanbul Bağdat Caddesi'ne (Neli Pide) kadar uzanmış bir restoran zincirine sahip. 36 yıllık bir tecrübeden sonra malzeme, kalite ve sunum konusunda Aktaşlar, kesinlikle ödün vermiyor. Ordu'nun tam merkezinde, sahile yakın bir lokasyona sahip olduğundan kolay bir şekilde ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. Ancak park konusunda sıkıntı çekeceğinize garanti verebilirim çünkü gittiğinizde kuvvetle muhtemel aracınızı park edecek müsait bir yer bulamayacaksınız. Lezzet konusuna gelince sadece pideci değil, kebap, lahmacun ve benzeri lezzetlerini menüsünde bulunduruyor. Porsiyonlar küçük değil sizi doyurabilecek kadar diye düşünüyorum. Kahvaltı için bile kesinlikle düşünebilirsiniz, şahsen kahvaltı alanında da çok başarılı olduklarını biliyorum. Fiyatlar lezzete göre gayet uygun. Çalışanlar inanılmaz ilgili ve güler yüzlü. Eğer yolunuz Karadeniz'e düşerse kesinlikle uğrayın derim. Buraya puanım 8/10. Afiyet olsun.

Artılar
  1. Menü çok çeşitli.
  2. Yerel ve sıcak bir atmosfer.
  3. Çalışan garsonlar güler yüzlü ve ilgili.
  4. Pideler çok büyük ve doyurucu
  5. Yemeklerin sunumu harika.
  6. Fiyatlar çok uygun.
  7. Merkezi bir lokasyonda.

Eksiler
  1. Park sıkıntısı çekebilirsiniz.


21 Temmuz 2017 Cuma

Kadıköy, İstanbul - Yanyalı Fehmi Lokantası 1919

Yanyalı Fehmi Lokantası, Türk mutfağını Kadıköy'de yaşatan önemli yerlerden biridir. Lokantayı kuran ilk kuşak Fehmi Sönmezler önderliğinde, 1919 yılında açılmıştır. Şu an üçüncü kuşak olan torunları; Tansel, Can ve Ergin Sönmezler tarafından idare ediliyor.

Yanyalı Fehmi'ye ilk girdiğinizde mekanın kendi kişiliğini kaybetmemiş olmasını farkedeceksiniz. Atmosfer sizi eskilere alıp götürecektir. Lokantanın menüsüne bakarsanız da, tam olarak 254 tane yemek çeşitini göreceksiniz. Çorbalarından etlere, vejeteryan yemeklerinden kebaplara kadar her şey var. Garsonlar ve şef çok iyi, servis harika. Ancak mekan bana göre fiyatlarından biraz puan kaybetmiyor değil. Fiyatlarının pahalı olmasını da, atmosfere ve tarihi olmasına veriyorum ve tabiki de yemekler lezzetli. Kısacası, Yanyalı Fehmi kendi işinde ve kulvarında kesinlikle isim yapmış ve ustalaşmış bir lokanta. Fiyat, lezzet ve hizmet dengesi uyumlu. Buraya puanım 7,5/10. Afiyet olsun.

Artılar
  1. Menü çok çeşitli.
  2. Harika bir atmosfer.
  3. Çalışan garsonlar güler yüzlü ve ilgili.
  4. Yemekler lezzetli.
  5. Yemeklerin sunumu harika.

Eksiler
  1. Fiyat açısından pahalı.
  2. Mekanın içi biraz karanlık ve kapalı.


5 Temmuz 2017 Çarşamba

Ataşehir, İstanbul - The Hunger

The Hunger, son zamanlarda arkadaşlarımın bana tavsiye ettiği mekanlardan biri. Ataşehir'de iki yeri var; Bulvar 216 ve Water Garden. İstanbul'dayken Bulvar 216 daki yerine gitme fırsatı buldum. Hareketli ve canlı bir mekan. Gayet kaliteli bir atmosferi var ve yaz aylarında dışarıda oturmak çok keyifli. Yemekleri ortalamanın üstünde. Porsiyonlar büyük. Ana yemek olarak kırmızı  et, özellikle dallas steak çok başarılı,  tatlılardan da meyveli çikolatalı marshmallowlu fondü süper. Eğer et isterseniz çok pişmiş seviyorsanız fazla kurutmamalarını mutlaka söyleyin bence, çünkü son gidişimde .newyork steak sert gelmişti. Ancak beni en çok etkileyen şey servisteki garsonların güler yüzlülüğü, ilgisi ve hizmetlerinin kalitesiydi. Bana göre mekan sadece fiyattan kaybediyor. Fiyatlar bence biraz abartılı. Genel olarak bakıldığında menüsünde çeşitliliği olan bir mekan ve tatlılarını kesinlikle öneriyorum. Buraya puanım 7/10. Afiyet olsun.

Artılar
  1. Canlı, hareketli.
  2. Güzel ve samimi bir atmosfer.
  3. Çalışan garsonlar güler yüzlü ve ilgili.
  4. Yemekler kaliteli.
  5. Yemeklerin sunumu iyi.

Eksiler
  1. Fiyat açısından pahalı.
  2. Bazen fazla kalabalık, yer bulma şansınız diğer mekanlara kıyasla daha düşük.



30 Mayıs 2017 Salı

Sirkeci, İstanbul - Kasap Osman 1964

Herkese tekrardan selamlar. Aralara sınavlar ve konferanslar girince maalesef şu sıralar güzel bir İstanbul turu yapamadım. Bloguma zaman ayıramadım. Şimdi ise sizlerle yepyeni ve taptaze bir mekan ile devam ediyoruz, Kasap Osman!

Sirkeci'nin en köklü mekanlarından biri olan bu mekan, bir çok ünlü oyuncunun da zamanında ilgi durağı olmuş. Russel Crowe, Cem Yılmaz ve daha niceleri. Ben de babamın da ayriyeten tavsiyesiyle buraya gitmeye karar verdim ve iyi ki de gitmişim dedim. Hayatınızda yiyebileceğiniz en iyi dönerlerden biri olmayacaksa da, gitmekten pişmanlık duymayacağınız mekanlardan. Döner odun ateşinde pişiyor ve ortalama bir dönerden bence daha iyi denebilir. Ortamda yer sıkıntısı çekeceğinizi zannetmiyorum pek kalabalık bir yer değil. İskenderini falan boşverin de bence bir dönerini yiyin derim. İnce lavaş ile çok güzel gidiyor. Mekanda sanırsam tek bir garson var, o da Kasap Osman'ın yeğeni. Çok da güler yüzlü birisi. Yaklaşık 30 yıldır mekanda garsonluk yaptığını söyleyince şaşırmadım değil. Aşağıdaki fotoğraf ise birlikte çekildiğimiz güzel bir fotoğraf. Fiyatlar için makul denebilir. Sirkeci'ye eğer yolunuz düşerse uğrayın derim. Buraya puanım 7/10.

Afiyet olsun.

Artılar
  1. Hoca Paşa lezzet sokağı içerisinde.
  2. Güzel ve samimi bir atmosfer.
  3. Çalışan garson ve usta güler yüzlü.
  4. Odun ateşinde döner.
  5. Turistik.

Eksiler
  1. Yağlı döner.
  2. Diğer mekanlara nazaran fazla hareketli değil. (Şahsen kalabalık mekan sevdiğimden bu madde eksiler kısmında.)



23 Nisan 2017 Pazar

Sirkeci, İstanbul - Namlı Rumeli Köftecisi

Bugün Hoca Paşa'ya hem güzel bir lezzet turu hem de kendime bir fotoğraf makinesi almak için gittiğimde burası gözüme çarptı ve oturmaya karar verdim. İlk olarak ortamın bana verdiği bir 'salaş' mekan hissiyatini ve samimiyetini beğendim. Mekan tahmin edebileceğiniz üzere turist kaynıyor ve insanların ilgisini çekiyor. Tabureye oturduğumda kendime bir piyaz, 1 ayran ve 1 porsiyon köfte söyledim. Açık konuşmak gerekirse salata başarılıydı ancak köftenin aman aman denilebilecek bir yanı yoktu. Çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamasamda, azcık da olsa daha iyisin bekleyebirdim böyle bir mekandan yine de fena değildi. Bunun üstüne hesap beklediğimin biraz daha üstündeydi ama tabiki de çok tuzlu bir yer olmadığını da vurgulamam gerek. Mekanın enteresan yanı ise, köfte bittiği gibi mekan da kapanırmış. Gelenek buymuş galiba fazla sorgulamak istemedim. Toparlamak gerekirse mekan kendine özgün, salaş ve ortalama bir mekan. Buraya puanım 6.5/10. Afiyet olsun.

Artılar
  1. Hoca Paşa lezzet sokağının içersinde
  2. Salaş ve samimi bir atmosfer
  3. Turistik
  4. Çalışan garson ve usta güler yüzlü

Eksiler
  1. Köfteler beklediğimin altındaydı
  2. Fiyat
  3. Posiyonlar küçük


6 Nisan 2017 Perşembe

London - Wetherspoons

Eğer yolunuz düşerse Londra’da Wetherspoon restoranlarından en az birini ziyaret etmenizi öneririm. Tyburn bunlardan biri ve Marble Arch metro istasyonuna çok yakın. Ben iki seyahatimiz sırasında 3 farklı noktayı deneme fırsatı buldum Bunlar Victoria , Angel ve Tyburn. Size biraz Tyburn’den bahsedeceğim.

Her gün değişen spesiallerinin yanı sıra fish&chips yiyebilirsiniz. Yemek ve içecek ile birlikte ortak menüleri almanızı öneririm. Benim gibi gazlı içecekleri tercih etmiyor ve yemeği ice tea eşliğinde yemekten hoşlanıyorsanız maalesef ice tea dışında diğer meyve suları ile idare edeceksiniz ki maalesef o kadar iyi değiller. Bu arada içeceklerden bahsetmişken burada çok fazla bira çeşidi var.Kişi başı yaklaşık 7-8 pound gibi Londra için uygun sayılabilecek bir fiyata denemeye değer. Ayrıca sabah servisinde kahvaltı seçenekleri de var.  Buraya puanım 7/10

NOT: Akşam saat 8'den sonra 18 yaş sınırı var.

Artılar
  1. Merkezde
  2. Ulaşım kolay
  3. Hyde Park ve Oxford Street'e çok yakın - yemek sonrası yürüyüş için ideal bir nokta
  4. Çalışanlar güler yüzlü
  5. Fiyatlar uygun

Eksiler
  1. Kısıtlı menü 




1 Nisan 2017 Cumartesi

Kadıköy, İstanbul - Çiya Sofrası

Yaklaşık 4-5 gün önce babamla birlikte gittiğimiz Osmanlı ve Anadolu atmosferini doya doya aldığımız güzel ve kendisine özgün bir mekan. Kesinlikle iyi lezzet arayanlar için birebir. Kebaplar tek kelimeyle harika. Garsonlar gerçekten sizleri çok sıcak karşılıyor. Fiyatlar biraz pahalı ama yediğiniz yemeğe değer. Tatlılarından sadece katmeri denedim ve maalesef pek başarılı bulmadım, onu öneremeyebilirim size. Mekan olarak ise Kadıköy Balıkçılar Çarşısı üstünde, bulmanız zor olmayacaktır. Vejetaryenler için de ayrıca menüleri var. Uzun lafın kısası buraya puanım 7,5/10.

Afiyet olsun.


Artılar
  1. Merkezden uzak değil.
  2. Kebaplar harika.
  3. Mezeler güzel.
  4. Otantik atmosfer mükemmel.
  5. Yer bulabilirsiniz, iki binası var.
  6. Garsonlar ilgili

Eksiler
  1. Katmer
  2. Fiyatlar çok uygun sayılmaz.

18 Mart 2017 Cumartesi

Kadıköy, İstanbul - Dürümcü Emmi

Kadıköy civarlarında eğer karnınızı doyurmak istiyorsanız, rotanız Dürümcü Emmi olmalı! Dürümcü Emmi'nin, Kadıköy'deki sayılı iyi kebapçıların arasında yer aldığını düşünüyorum. Lezzet muhteşem, kebaplar harika. Kendinizi adeta bir Anadolu lezzetleri sofrasına oturmuş gibi hissediyorsunuz. Özellikle çorbalardan beyran, kebaplardan; beyti, alinazik kesinlikle gidilip de yenileceklerden. Yemeğinizi yedikten sonra katmerinizi de söylemeyi unutmayın. Katmeri de bir o kadar kebapları kadar güzel. Gidip de hayran kalmamak mümkün değil, ne diyebilirim ki? Buraya puanım 7,75/10.

Afiyet olsun.

Artılar
  1. Kadıköy Merkez'e çok yakın.
  2. Çorbalar 10 numara.
  3. Kebaplar 10 numara.
  4. Tatlılar 10 numara.
  5. Ambiyans güzel.
  6. Sessiz ve boş değil.
  7. Yer sıkıntısı çekmeyeceksiniz, aynı yerde iki mekanı var.
  8. Toplu olarak gelinebilecek.
  9. Otopark.
  10. Mehmet Abi


1 Mart 2017 Çarşamba

Ataşehir, İstanbul - Memoş Tantuni

Ataşehir'de Palladium AVM'nin tam karşısında harika bir tantuni sizi bekliyor! Siz de benim gibi tantuni severlerdenseniz bence Ataşehir'deki tek adres Memoş olmalı, ne yiyeceğiniz belli tabii ki, ekmek arası mı dürüm mü ona karar vereceksiniz. Yağsız et isterseniz biftek tantuni ya da benim gibi klasik yağlı tantuni isteyebilirsiniz, tam bir Mersin lezzeti. Üstüne peynir tatlısı da feci güzel. Künefe gibi ama değil, bol peynirli ve şerbetli olmasına rağmen hafif. Geçen gün gittiğimizde sordum, ustaları direk mekanda yapıyormuş tatlıyı, yani çoğu yerdeki gibi donuktan değil.

Sözün özü, az öz, yerel lezzet Memoş Tantuni, sevenleri için ve denesem mi diyenler için süper alternatif. Buraya puanım 6,75/10.

Şimdiden afiyet olsun.

Artılar
  1. Merkezden uzak değil.
  2. Tantuniler lezzetli.
  3. Peynir tatlısı hafif ve güzel.
  4. Genişliğinden dolayı kolaylıkla yer bulabilirsiniz.
  5. Otopark.

Eksiler
  1. Ambiyans kötü.
  2. Mekan güzel düzenlenememiş.

14 Şubat 2017 Salı

Beykoz, İstanbul - Mestet

Buraya 7-8 kişilik bir arkadaş grubuyla gittik ve yediğimiz yemekten keyif aldık. Manzarası gerçekten harika. Yeşilliğin ortasında sizi çevreleyen loş bir ortamı var ve servis de gayet güzel. İki kişi gelirseniz ortalama 80 lira gibi bir fiyat ödeyeceğinizi düşünüyorum. Etler yumuşak özellikle pirzolaları ve köfteleri gerçekten güzel. Orta pişmişin biraz daha üstünde pişmiş bir isterseniz bence gayet memnun kalacaksınız. Mezeleri de gayet başarlı. Genelde bir etçiye göre işlek bir yer diyebilir.  Eğer bir gün Acarkent'e yolunuz düşerse kesin uğrayın derim. Buraya puanım 7/10.

Şimdiden afiyet olsun.


Artılar
  1. Manzarası güzel.
  2. Ambiyans güzel.
  3. Etler kaliteli.

Eksiler
  1. Lokasyon
  2. Porsiyonlar çok büyük değil.



2 Şubat 2017 Perşembe

Kadıköy Moda, İstanbul - Çikolata Dükkanı

Kadıköy'de iyi bir yerde karnınızı doyurdunuz ve ekstradan bir de üstüne tatlı mı yemek istiyorsunuz? İşte burası size uygun bir mekan.Küçük ve kompakt ama ambiyans güzel. Çikolata Dükkanı, Moda'nın gözde tatlıcılarındandır. Bazen yer bulamayabilirsiniz normaldir. Kalabalık olmamasına rağmen küçük bir yer olduğu için insanlar birazcık sıkışabiliyor. İnsanlara gelirsek herkes samimi ve insanlar sıcakkanlı. Tatlılara gelirsek mekanda sınırlı sayıda tatlı var. Asuman, Ferhunde, Mualla... Tatlı sevenlere bu üçünü kesinlikle tavsiye ederim ama genellikle burası Asuman'ı ile bilinir. Benim de size asıl önerim Asuman olacaktır. Çikolatanın ve çileğin bir araya geldiği bir  kombinasyon ile lezzetin tadına varıyorsunuz. Kaloriler tabiki de beraberinde geliyor. Burası gideceğiniz en ekonomik yer olmayabilir ama abartılacak kadar bir hesap ödemeyeceğinizi temin ederim. Buraya puanım 7/10. Afiyet olsun!

Artılar

  1. Konsept bir mekan.
  2. Ambiyans güzel.
  3. Çikolatalar kaliteli.
  4. Asuman.

Eksiler

  1. Mekan küçük ve dar.
  2. Genellikle dolu.